Bilim

Taksonomi Nedir? – Taksonomi Bilimi

Dünyada insanlık olarak tonlarca çeşit bilgi, canlı, nesne kaydettik ve daha yenilerini keşfedip öğrenmeye devam ediyoruz. İnsanlık olarak kaydettiğimiz bu tonlarca verinin ayrıştırılmadan, sınıflandırılmadan bir arada tutulması en nihayetinde koca bir karışıklığa ve kaosa neden olacaktır. İşte tam bu yüzden bu verileri sınıflandırmak için bir metafora ihtiyaç duyuluyor ve Taksonomi bilimi ortaya çıkıyor. Bu yazıda sizlere aktaracağımız konu Taksonomi Bilimi.

Taksonomi Nedir?

Taksonomi bir diğer adıyla taksonomik sınıflandırma, nesnelerin gruplar veya türler halinde organize edildiği bir sınıflandırma yöntemidir, özellikle de hiyerarşik bir sınıflandırma yöntemidir kendisi. Diğer şeylerin yanı sıra, bir taksonomik sınıflandırma, kullanıcıların aradıkları bilgileri daha kolay bulabilmeleri için bir kütüphane sınıflandırma sistemi gibi bilgileri düzenli bir şekilde tutar ve bilgilere yeni dizeler, veriler eklemek için kullanılabilir. Birçok taksonomi birer hiyerarşidir ve dolayısıyla içsel bir ağaç yapısına sahiptir, ancak hepsinde bu mevcut olmayabilir.

Başlangıçta, taksonomi yalnızca organizmaların kategorize edilmesine veya organizmaların belirli bir kategorizasyonuna atıfta bulunmuştur.

Biyolojik Taksonomi Örneği ve Açıklaması
Biyolojik Taksonomi Örneği ve Açıklaması

Daha geniş, daha genel bir anlamda, nesnelerin veya kavramların kategorize edilmesinin yanı sıra böyle bir kategorizasyonun da altında yatan ilkelere atıfta bulunabilir.

Taksonomi biliminde, hiyerarşi içerisinde düzenlenmiş tüm birimlerin genel ismine “takson” denmekterdir. Taksonomi, takson olarak bilinen taksonomik birimleri düzenler.

Taksonomi Ne Demek? – Taksonominin Kökeni

Bu sözcük 1813 yılında İsviçreli botanikçi August Pyramus de Candolle tarafından türetilmiştir ve Yunanca τάξις, taxis ‘düzen’ ve νόμος, nomos ‘yasa’ sözcüklerinin Fransızca -o- biçimiyle birleştirilmesinden düzensiz olarak oluşturulmuştur.

Taksonomi Biliminin Tarihi

Antropologlar, taksonomilerin genellikle yerel kültürel ve sosyal sistemlere gömülü olduğunu ve çeşitli sosyal işlevlere hizmet ettiğini gözlemlemişlerdir. Halk taksonomileri üzerine belki de en bilinen ve etkili çalışma Émile Durkheim’ın Dini Hayatın İlkel Biçimleri adlı eseridir. Halk taksonomilerinin (birkaç on yıllık ampirik araştırmanın sonuçları da dahil olmak üzere) daha yakın tarihli bir incelemesi ve bilimsel taksonomi ile ilişkilerinin tartışılması Scott Atran’ın Doğa Tarihinin Bilişsel Temelleri adlı kitabında bulunabilir. Organizmaların halk taksonomilerinin, en azından daha büyük ve belirgin türler için, bilimsel sınıflandırmayla büyük ölçüde uyuştuğu görülmüştür; bu da halk taksonomilerinin yalnızca faydacı özelliklere dayandığı anlamına gelmez.

On yedinci yüzyılda Alman matematikçi ve filozof Gottfried Leibniz, on üçüncü yüzyılda yaşamış Mayorkalı filozof Ramon Llull’un Ars generalis ultima (sabit bir dizi fikri bir araya getirerek prosedürel olarak kavram üretmeye yarayan bir sistem) adlı eserini takip ederek, insan düşüncesinin bir alfabesini geliştirmeye çalıştı. Leibniz, characteristica universalis‘inin tüm kavramsal düşünceleri ifade edebilecek bir “cebir” olmasını amaçlamıştır. Böyle bir “evrensel dil” yaratma kavramı 17. yüzyılda, özellikle de İngiliz filozof John Wilkins tarafından, Roget’s Thesaurus‘taki sınıflandırma şemasının nihai olarak türetildiği Gerçek Bir Karaktere ve Felsefi Bir Dile Doğru Bir Deneme (1668) adlı çalışmasında sıklıkla incelenmiştir.

Paylaşılan:

İlişkili Gönderiler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir