Jüpiter’i düşündüğümde aklıma hep o devasa Büyük Kırmızı Leke gelir. Ama bir süre önce öğrendiğim bir şey var ki bu gezegen beni daha da şaşırtıyor. Kuzey ve güney kutuplarında, Kırmızı Leke kadar büyük ama yalnızca ultraviyole (UV) ışığında görülebilen koyu oval lekeler keşfedilmiş. Bu lekeler, tahmin ettiğimden çok daha ilginç ve gizemli bir şekilde ortaya çıkıp kayboluyor.
Bu lekeler, Jüpiter’in kutuplarındaki stratosferik sis katmanlarının içinde yer alıyor. İnsan gözüyle görebileceğimiz ışıkta görünmüyorlar, çünkü sadece UV ışığını emiyorlar ve bu da onları Hubble teleskop görüntülerinde karanlık gösteriyor. İşin garibi, güney kutbunda bu koyu oval lekeler sıkça görünüyor ama kuzeyde çok nadir. Hubble teleskobunun 2015 ile 2022 yılları arasında çektiği görüntülerde, güneyde bu lekeler %75 oranında belirirken, kuzeyde sadece sekiz görüntünün birinde fark edilmiş.
Kendi kendime, “Bu lekeler neden burada?” diye soruyordum. Araştırmacılar da bu konu üzerinde çalışmalar başlatmış. UC Berkeley’den bir grup bilim insanı bu lekeleri incelemiş. Görünüşe göre bu lekelerin oluşmasında Jüpiter’in manyetik alanı önemli bir rol oynuyor. Manyetik alanın neden olduğu bir tür girdap, gezegenin atmosferinin derinliklerinde bu koyu oval şekilleri yaratıyor.
Bir çeşit hortum düşün. Hortumun gücü, yerle temas ettiği noktada ne varsa havaya kaldırır. Jüpiter’de de durum buna benziyor. Girdap, atmosferin derinliklerine indikçe daha zayıf bir hale geliyor ama bir şekilde o koyu oval lekeleri oluşturuyor. Bu lekelerin içindeki sis, çevredeki atmosfere göre 50 kat daha yoğun. Bu durum da bu şekillerin sıradan kimyasal reaksiyonlarla değil, atmosferin karışmasıyla oluştuğunu düşündürüyor.
Düşününce, bu lekeler sanki bir ay boyunca oluşuyor ve sonra birkaç hafta içinde kayboluyor. Bu kadar kısa sürelerde ortaya çıkıp kaybolmaları, Jüpiter’in dinamiklerini ne kadar az bildiğimizi gösteriyor.
Araştırmanın en ilginç kısımlarından biri, bu lekelerin yalnızca güneyde çok sık görünmesi. Kuzeyde neden bu kadar nadir oldukları hâlâ bir soru işareti. Belki de Jüpiter’in güney ve kuzey kutuplarındaki manyetik alan yapılarının farkından kaynaklanıyor olabilir.
Bu araştırmayı yapan ekip, NASA’nın Hubble teleskobu görüntülerini bir hazine gibi görmüş. 1990’lardan beri çekilen görüntüleri inceleyerek bu sonuçlara ulaşmışlar. Bu lekelerin varlığı aslında 1990’larda fark edilmiş ama o zamanlar pek dikkat çekmemiş. Ancak şimdi, bu tür olayların gezegenin genel yapısını anlamamıza büyük katkı sağlayabileceği düşünülüyor.
Jüpiter gibi devasa gezegenlerin atmosferlerini incelemek, sadece onları anlamamıza değil, aynı zamanda Dünya’daki süreçlerle karşılaştırmalar yapmamıza da yardımcı oluyor. Her şey bir şekilde birbirine bağlı. Bu tür çalışmalarda insan, koca bir gezegenin bile bir bütün olarak incelenmesi gerektiğini daha iyi anlıyor. Jüpiter’deki bir girdap, onun derinliklerinden uydularına kadar uzanan bir sürecin parçası olabilir.
Bu lekelerle ilgili her şey, güneş sistemindeki dev gezegenlerin ne kadar karmaşık olduğunu gösteriyor. Yine de her yeni keşif, bu devlerin sırlarını biraz daha çözmemize yardımcı oluyor. Jüpiter’in kuzey ve güney kutuplarındaki bu koyu oval lekeler de, bize sadece Jüpiter’i değil, atmosferik süreçlerin nasıl çalıştığını da anlamamız için bir yol gösteriyor.