Spiritüalizm, ruhların varlığını kabul eden ve insanların öldükten sonra ruhları vasıtasıyla yaşayan insanlarla konuşabildiklerini iddia eden bir inanıştır. Peki bu inanç nerden gelmiştir? Kim tarafından ortaya çıkarılmıştır? Fox Sisters kimdir?
1833 ve 1837 yıllarında Ontario, Prince Edward Country’deki küçük bir köy olan Consecon’da fakir bir çiftçi ailenin çocukları olarak dünyaya gelen Fox kız kardeşler; Maggie ve Kate, 1847 yılında ailesi ile beraber New York Hydesville’deki evlerine taşındılar. 31 Mart 1848’de, akşam saat 6 sularında kız kardeşlerin anne ve babası John ve Margaret, biraz kafa dinlemek için kızlarını erkenden yatmaya yolladılar. Aradan geçen çok az bir süre sonra garip sesler duyulmaya başladı. Evin her yerinden tıkırtılar, vurma sesleri ve çıtırtı sesleri geliyordu. Anne Margaret, olanlara daha fazla dayanamayarak kocası John’u komşulardan yardım istemesi için dışarıya yolladı. O akşam Fox’ların evi, etrafta yankılanan çıtırtı sesleri ve mum ışığı eşliğinde hayrete düşmüş insanlarla doluydu. Komşulardan William Duesler, yüksek sesle havaya konuşarak sorular sordu ve cevap olarak “rap” olarak adlandırdığı vurma seslerini aldı. Bu olay birkaç hafta içerisinde Hydesville’den başlayıp eyaletin dört bir yanına yayıldı. Fox’ların en büyük kızı olan ve yakınlardaki Rochester’da müzik öğretmenliği yapan Leah Fish, olayı ilk olarak heyecanlı bir öğrencisinin olayla ilgili bir gazete haberini yüksek sesle okumasıyla duydu. Leah, şaşkın bir halde aile evine gitmek için yola çıktığında aile, küçük kızlarıyla tanışmaya çalışan yerel halkın kalabalığından kaçmak için komşu köydeki David’in evine taşınmışlardı. Olayların tam olarak nasıl gerçekleştiği bilinmiyor ancak Leah’ın, kardeşlerinin bir oyun oynadığını anlaması çok uzun sürmedi. Maggie ve Kate, ayak parmaklarını fark edilmeden oynatarak ses çıkarttıklarını ablalarına itiraf ettiler. Sesi yükseltmek için tahta bir zeminin üzerinde yaptıklarını, böyle yaptıklarında da sanki ses boşluktan geliyormuş gibi duyulduğunu söylediler. Leah, bu duyduklarına karşı ne hissetti bilinmez. Belki de sinirlenmiştir. Ama Leah kesin olarak bir şeyin farkına varmıştı. Maggie ve Kate’in ayak parmakları, Fox ailesinin geleceğini sonsuza kadar değiştirecekti.
Leah, kardeşlerini yanına alarak Rochester’daki bir eve taşındı. Kardeşlerine, ziyaretçilerin her birinden bir dolar aldığı medyumluk seansları düzenletmeye başladı. Bu olay anında bir hit haline geldi. Fox kardeşlerin ruhsal medyumluk ünü o kadar hızlı yayıldı ki, kısa sürede New York, New England ve daha birçok yerde sahne aldılar. Halkın paranormal olaylara yönelik tutumu artmaya başlamıştı. 17. Yüzyılda iki ergen kız, ölülerle konuştuğunu söyleseydi cadı olarak suçlanır ve diri diri yakılırdı. Lakin 19. Yüzyılda şov dünyasının yıldızları haline gelmişlerdi. Onları izlemeye gelen izleyicilerin çoğu Fox kardeşlere inanıyordu. Ama bazen; özellikle Maggie, onun bir sahtekâr ya da sapkın olduğu iddiaları ile taciz ediliyordu. Hatta bir keresinde New York Troy’da, yaptıkları gösteriden rahatsız olan bir grup adam tarafından az kalsın kaçırılıyordu. Çocuklukta sıkıldıkları için yaptıkları bir şakadan buralara kadar gelmek, Maggie ve Kate için ağır gelmeye başlamıştı. 1849 yılında yaptıkları bir gösteride, ayak parmaklarıyla ruhların “Artık size veda edeceğiz” dediklerini hecelemişlerdi. Böylelikle 2 hafta kadar sahnelerden uzak kaldılar. Lakin çok geçmeden Leah, gösterilerin devam etmesini istedi ve kardeşlerini ikna etti. Fox kardeşler için hiçbir şey bitmemişti. Zaten onlar için bitse bile başlattıkları bu hareket artık durdurulamazdı.
1850’lerde “rap” sesleri ülke çapında bir çılgınlık haline gelmişti. O yılın Ekim ayında, New Haven Journal, New York’un kuzeyinde Fox’larla aynı yeteneklere sahip olduğunu iddia eden kırk aile ve Virginia’dan Ohio’ya kadar yüzlerce aile olduğunu bildirdi. 1851‘de, Spiritual World‘deki bir yazar, yalnızca New York’da yüzden fazla ruhsal medyum olduğunu açıkladı. Bu çılgınlığın savunucuları arasında Thomas Edison, kölelik karşıtı lider William Lloyd Garrison ve Fox’ların memleketi Rochester’da yaşayan birçok önemli kadın hakları savunucusu sayılabilirdi. New England’dan Dr. Phelps adında bir doktor, pencerelerinin kendiliğinden kırıldığını, giysilerinin insan müdahalesi olmadan yırtıldığını ve cansız nesnelerin yerde dans ettiğini bildirdi. Bilim insanlarının bu akıma kapılması aslında görüldüğü kadar tutarsız değildi. 1840’larda ve 50’lerde bilim ve teknolojideki ilerlemeler, eski neslin büyüdüğü zamanı yıkıp geçiyordu. Demiryolları ve telgraflar uzak mesafelere son vermişti, seri üretim, kitlesel göç ve Darwin’in teorileri derken bilim, tüm eski kesinliklere meydan okuyordu. Spiritüalizm ise geçmişe tutunmanın bir yolunu sunuyordu. Spiritüalistler, Tanrı’nın ve ahiretin varlığını kanıtlamak için bilimsel yöntemleri kullanmada en ileride olduklarına inanıyorlardı. Birçok sıradan Amerikalı; Spiritüalizmi, dünyayı değiştiren diğer bilimsel harikalarla aynı görüyorlardı. Nasıl ki telgraf, New York’taki insanların Boston, Los Angeles ve hatta Atlas Okyanusu’nun diğer tarafındaki insanlarla iletişime geçmelerini sağlıyorsa, “rap” sesleri de ölüler ile iletişime geçmelerini sağlıyordu.
Fox’ların şöhretinin ilk yıllarında, “rap” seslerinin bir sahtekarlık olduğuna dair bolca kanıt vardı. Bazıları alaycı bir şekilde Benjamin Franklin gibi ünlü isimlerin hayaletlerinin Fox’ların seanslarında ne çok göründüğüne dikkat çekti; izleyicilerden biri büyük adamın öldükten sonra yazım ve dilbilgisi konusunda ne kadar kötü olduğuna dikkat çekti. Buffalo’daki bir gösteride, kızların ayakları ile ahşap döşemelerin arasına yastıklar yerleştirildi. O gece havayı gergin bir sessizlik kaplamıştı. Leah hemen her zamanki savunmasını ortaya koydu: alaycıların negatif enerjisi, kızlar ve ruhlar arasındaki kanalı kirletiyordu; yalnızca saf kalpli ve hiç sorgulamadan inananlar, kızların güçlerinin kesin kanıtına tanıklık edebilecekti. Bu, büyülü düşüncenin döngüsel mantığıydı ve harika bir şekilde işe yarıyordu.
Kate, hayaletlerin sadece “rap” sesi yoluyla değil, fiziksel formda da göründüğü gösteriler düzenleyerek bunda önemli bir rol oynadı. Bunu nasıl başardığı tam olarak belli değil, ancak seansları sırasında hayaletlerin garip bir “psişik ışık” altında göründüğü söyleniyordu. İngilizler, en az Amerikalılar kadar Fox kardeşler efsanesine hayrandı ve özellikle Leah, bu şöhretten oldukça fazla yararlandı. Hydesville olayından önce, kadın olarak doğmanın getirdiği sosyal kısıtlamalar nedeniyle her yerde engellerle karşılaşan bekar bir anneydi. Ancak ruhsal medyumluk dalında engellenemeyen egemen bir kadın olmuştu. Zenginlik, sosyal nüfuz ve normalde kendi geçmişine sahip birine asla verilmeyecek fırsatlar elde etti. Sonraki yıllarda, saygıdeğer bir sosyete hanımı ve bir Wall Street bankacısının karısı oldu. Spiritüalizm o kadar yaygınlaşmış ve popüler olmuştu ki, toplumsal statüsüne rağmen kendini spiritüalizm akımından uzaklaştırmaya gerek duymuyordu.
Ancak Maggie için işler pek iç açıcı değildi. En büyük performans yükünün kendisine yüklendiği ve başından beridir yaptığı bu aldatmacadan hoşlanmayan bu kız kardeş için, medyumluk sadece kalp kırıklıkları ve sefalet getirmişti. 1852 yılında; daha 17 yaşındayken, ünlü bir Arktik kâşifi olan Elisha Kane ile tanıştı ve kendisiyle gergin bir uzak mesafe ilişkisine girdi. Bay Kane, Maggie’ye aşıktı ama onun gösteri şarlatanlığı yapmasından hoşlanmıyordu. Yine de Maggie’ye evleneceklerine dair söz verdi. Maggie yıllarca Bayan Kane olma ve spiritüalizm akımının peygamberi rolünü bir kenara bırakma hayali ile yaşadı. Ancak Philadelphia toplumunun en kibirli zümresindeki Kane Ailesi, Maggie’yi küfürlü sapkınlığın taşralı bir önderi olarak görüyordu. Her şeye rağmen Bay Kane, son yurt dışı gezisinden önce bir yüzük töreni düzenlettirdi. Gezisinden döndüğü gün, Maggie’yi Tanrı ve Yasa huzurunda müstakbel eşi yapacağına dair söz verdi. Ancak o gün hiçbir zaman gelmedi. Bay Kane, yaptığı gezi sırasında Küba’da ciddi bir şekilde hastalandı ve henüz otuz altı yaşındayken hayata gözlerini yumdu. Maggie, Bay Kane’in ailesi tarafından cenazeye katılmasına izin verilmemesi ve onu oğullarının nişanlısı olarak kabul etmemesi üzerine artık tamamen yıkılmıştı. Daha sonra Maggie, Dr. Kane’in Aşk Hayatı adlı, Kane’in Maggie için yazdığı mektuplardan oluşan bir kitap yayınladı. Kurtarıcısı ve ruh eşi elinden alınan Maggie’nin hayatı yolun yanlış tarafına saptı. Kaybının acısını hafifletmek, spiritüalizmin onda yarattığı utanç ve kendinden nefret duygusunu bastırmak için içkiye yöneldi. Ancak içtikçe, hayatla başa çıkmakta daha da elverişsiz hale geldi ve amaç duygusundan daha da uzaklaştı.
1888‘de, hayatını değiştiren çocukluk şakasından kırk yıl sonra, Maggie halka açık bir itirafta bulunacak kadar kendini toparladı. Aynı yıl ilk Sherlock Holmes kitabını yayınlayan Doyle da dahil olmak üzere, artık gezegenin dört bir yanında milyonlarca onaylanmış spiritüalist vardı. Maggie için, küçük bir şakanın buralara kadar geldiğine inanmak çok zor geliyordu. New York Müzik Akademisi‘ndeki konuşması, kendisinin ve kız kardeşinin hilelerini nasıl gerçekleştirdiklerinin tam bir gösterimini de içeren, içten ve duygusaldı bir itiraftı. Aynı şekilde kendisi içki sorunlarıyla yüzleşen ve dul kalmış bir kadın olan Kate, dinleyiciler arasında oturuyor ve Maggie’nin söylediği her şeyi hiddetle onaylıyordu; Leah uzaktan gözlerini deviriyor, kız kardeşlerini; pis maddi arzularını doğruluk ve dürüstlüğün önüne koymakla ve ahlaksız ilgi avcıları olmakla suçluyordu. Maggie’ye bu performans için 1.500 dolar ödenmiş olması, spiritüalizmi savunanlar tarafından, Maggie’nin o akşam yalan söylediğinin, sadece bir sonraki içkisinin parasını ödeyecek çeki düşündüğünün kanıtı olarak gösterildi. Bu konuda yarı yarıya haklılardı. Maggie, inkarının onu tek gelir kaynağından mahrum etmekten başka bir işe yaramayacağını fark etti ve bu itirafı yaptıktan bir yıl sonra itirafını geri çekti. Maggie 1895‘te, başını sokacak bir ev bulabilmek için arkadaşlarının ve tanıdıklarının iyiliğine güvenen, acı ve kırgınlık içindeki bir kadın olarak hayata gözlerini yumdu. O ve kız kardeşleri, düzinelerce başka kadın spiritüalistin takip ettiği bir yol açmıştı. Maggie’nin bundan gurur duymuş olması pek mümkün değil. Son gününe kadar spiritüalizme olan bağlılığından dolayı kendini lekelenmiş ve utanç içinde hissetti. Ölümü; spiritüalist topluluk üzerinde pek bir etki yaratmadı, onunla konuşmak için herhangi bir ruh çağırma seansı yapılmadı veya Maggie adına herhangi bir geri dönüş gelmedi. Eğer ruhların dünyasından bizim dünyamıza bir dokunuş yapmak mümkünse bile, Maggie o dokunuşu bizden esirgemeyi seçti…